10 Ocak 2015 Cumartesi

yazdım gitti

Son günlerde bakıyorum da herkesin her konu hakkında ne çok bilgisi var. Hemen hemen herkes ya 'feşın blogır' ya da 'meykap artist'. Bakındım da kendime göre bir etiket bulamadım. Bu blog yazma işi aslında çok yakın bir arkadaşımla aramızda olan bir geyikti. Dışarıya çıktığımızda birbirimize beğendiğimiz makyaj malzemelerinin fotoğraflarını çeker gönderir, sonrasında 'Hemen bunu blogumda paylaşmalıyım' akşam diye kendi kendimize eğlenirdik. Demem o ki blog yazarlığı, özellikle de moda ve makyaj konusunda yazılar yazmak çok da basite indirgenecek şeyler değil..

Ne yazsam ne yazsam diye çok düşündüm..Yemek yapmayı çok seviyorum acaba onunla ilgili şeyler mi yazsam dedim sonra ona da üşendim sanırım :))   Şu sıralar fazlaca evde bulunmam belki de beni yazmaya itmiş olabilir, bilmiyorum:) Küçükken günlük yazardım (yani ilgili günün sabahından başlayıp ta ki gece yatana kadar yaşadığım rutin). Bir de bunu annem görmesin diye bin bir takla atarak gizli saklı yapardım. Şimdiyse attığımız her adımı, yediğimiz herşeyi, mutluluklarımızı gözler önüne sermek istiyoruz. Bir şekilde insanoğlunun varoluşunu kanıtlama arzusunun boyut değiştirmiş halidir bu belki..

Ama şunu unutmamalıyız ; öncelikle kendimizi sevelim. Kimselere kendimizi beğendirmek zorunda değiliz, kimseler bizi alkışlamak zorunda değil. Böyle beklentiler içine girersek işte o zaman üzülürüz, o zaman kendimizi sevemeyiz. Mutluluk belki bugün çilekli sütümüzdedir